HAKKIMDA

Herkese Merhabalar;

Herhangi bir yerde ya da bir eğitimde kendimi tanıtmam istendiğinde adım- soyadım, yaşım ve yaşadığım yer dışında kendimle ilgili söyleyecek söz bulamazdım. Mesleğimi bile sorarlarsa söylerdim. İnsanın kendini tanıtması bana hep garip gelmişti. Çünkü kendini anlatmak, kendini övmekle eş tutuldu bizim kuşağımızda ve hep bundan geri durmamız öğretildi bize. Zamanla en derinde ne istediğini bilemeyen ve gerçekte ne hissettiğini ifade edemeyen bireyler haline geldik. Bunları saklamak için çok konuştuk ama temelde iletişim eksikliği ve samimiyet hasretliği çektik. 

Bana gelince; 

Hep sorgulayan bir kişiliktim; çocuklukta, gençlikte ve şimdiki yetişkinliğimde... Her şeyi en ince ayrıntısına kadar tasarlayan Yüce Yaratıcı’nın bizi neden yarattığını hep  merak ettim. Başıma gelen her şeyde “neden” diye sorardım. “Bu neden oldu? Bana ne anlatmaya çalışıyor? Neden benim başıma geldi? Neyi öğrenmem gerekiyor?”

Bunlar beni önce dinleri ve evrenin yasalarını, sonra da bireysel olarak yaşadıklarımızın nedenlerini araştırmaya yönlendirdi. Bir anlamı olmalıydı yaşadıklarımızın, yaşattıklarımızın, yaradılışımızın… Zamanla anlam arayışım yaşam amacım haline geldi. Çünkü hiçbir zaman “ben oldum” diyemediğim sürekli bir öğrenme hali hayat benim için. Her şeyin derini bana haz verdi. Hep derin sohbetler ettim, derin ilişkiler kurdum, derin mutluluklar yaşadım; ama derin yaralar aldığım zamanlar da oldu onları nasıl iyileştirebileceğimi öğrenmek için.

Bazen o kadar tasavvufta uçuyordum ki; madde aleminde yaşadığımı hatırlamak için zaman zaman şiddet görmem gerekti. Böylece dünyayı sevmeyi öğrendim.

O kadar çok ruhtaydım ki; bana emanet edilen bedenim, sevdiğim bir kitap ya da eğitim kadar bile değerli değildi benim için. Doğuştan ve ara sıra nükseden bedensel rahatsızlıklarım oldu; kronik hastalıklar, zorlu ameliyatlar geçirdim. Böylece bedenimi sevmeyi öğrendim.

Koşulsuz sevgiyi ve şefkati öğrenmek için sevgisini ve şefkatini hiç gösteremeyen bir anneyi seçerek dünyaya geldim. İçimdeki şefkati besledim ve böylece insanları sevmeyi öğrendim. 

Farklı olduğum için ailemden uzağa konulduğum, hakkımda asılsız hükümlere varılan durumlar yaşadım; böylece hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ve insanları yargılamamayı öğrendim. Dışlamak yerine kabullenici ve kucaklayıcı olmanın önemini anladım. 

Uzun yıllar hiçbir şeye ve hiç kimseye aidiyet duygusu hissedemedim. Benim de bizlere ruhundan üfleyen Tanrı'nın bir kızı olduğumu idrak ederek sonunda dünyaya ait olduğumu anladığımda içimdeki yalnızlık duygusu kayboldu. 

Kadınlığıma ve cinselliğime sahip çıkmayı öğrenmek için çeşitli tacizler yaşamam gerekti. Cinselliği kötü saydım ve 20 yıldan daha uzun bir süre vajinusmusla mücadele etmem gerekti. 

Dünya yaşamındaki tüm bu zorlukları tadarken sadece erkek gibi güçlü olursam ayaklarım üzerinde durabileceğimi sandım. Kadının zarafeti, nezaketi, narinliği, yumuşaklığı, anaçlığı, üretkenliği içimde gömülü bir hazine gibi saklı kaldı yıllar yıllarca. Kırılganlığım anlaşılırsa bütün dallarımı budarlar sandım. Korktum. Ve esnek olamadığım için kırıldığımı anladım. Sonunda dişiliğimi kabule geçtiğimde önümde bambaşka ve rengarenk büyüleyici bir dünya beliriverdi. Doğama uygun davranmayı öğrendiğimde kendimi sevmeyi öğrendim.

Tüm bunlar oluverirken; “neden” sorularıma cevaplar bulabilmek için çok çeşitli eğitimler aldım. Farklı insanlar ve değişik kültürler tanıma şansım oldu, birçok ülkeye seyahatler yaptım. Yaklaşık 4,5 yıl Hindistan’da yaşadım.

Hayat bir okulsa, son nefesime kadar eğitimlerime ve öğrenmeye devam edeceğim. Ancak, hayatımın bu aşaması benden öğrendiklerimi paylaşmamı istiyor. Adal Işık Yaşam Okulu ( AIYO ) bu sebeple kuruldu. Zamanla insana ve hayata dair her şeyi öğrenebileceğimiz bir okula dönüşmesini ve büyümesini diliyorum. Konuları derinlemesine işleyen eğitim müfredatları hazırladım. Yazmak istediğim kitapları yazmaya başladım.

Şimdi, aldıklarımı dönüştürüp geri verme zamanı benim için..

Hindistan’da her yıl ekim-kasım aylarında 5-6 gün süren Diwali ismini verdikleri bir “ışık festivali” kutlanır. Zengin fakir demeden tüm Hintliler bu bayram için bütün bir yıl para biriktirirler ve ağaçlardan, sokaklardan yollara, evlere kadar her yer ışıklarla süslenir, aydınlatılır. Işığın karanlığı aydınlatacağına inanılır. Karanlık ışığın yokluğudur. Şimdi kendi ışığımı yaktım ve sizlerin de ışığının parlamasına katkım olabilmesi için hazırım.

Tüm ışıklar yandığında, karanlık kaybolacak ve bir gün dünya daha güzel bir yer olacak.

En derin sevgilerimle;

Selma Kot


Haziran 2024